ÖZET : Dava, emekli ikramiyesi yönünden katılma alacağı istemine ilişkindir. Davacı eşin, evlilik tarihinden 4721 sayılı kanunun yürürlük tarihine kadar olan döneme dair katılma alacağı mevcut değilse de bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ki davalıya çalışma karşılığı ödenen kıdem tazminatında katılma alacağı mevcuttur. Mahkemece yapılacak iş, 1475 Sayılı Kanun'un 14/5. maddesi de göz önünde bulundurularak ilgili kurumdan mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle davalı eşin kıdem tazminatı hakedip etmediği sorulup belirlenmeli, kıdem tazminatının belirtilen tarihte ödenmesi mümkün ise yasal ilke ve esaslar gözönünde bulundurularak davacı eşin katılma alacağı belirlenmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Davacı-birleşen dosya davalısı ... ile davalı-birleşen dosya davacısı ... aralarındaki katkı payı alacağı ve katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Nizip 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 12.12.2013 gün ve 58/228 Sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı ... vekili asıl davada, evlilik birliği içerisinde edinilen davalı adına kayıtlı bir adet araç ile davalının koşulları oluştuğundan hakettiği emeklilik ikramiyesi yönünden fazlaya dair haklarını saklı tutmak suretiyle 10.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte tahsilini istemiştir. Birleşen davada ise, ziynet eşyalarının bozdurulması ve birikimi ile alınmasına katkıda bulunduğu evlilik birliği içerisinde edinilen davalı adına kayıtlı bir adet taşınmaz yönünden fazlaya dair haklarını saklı tutmak suretiyle 1.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı ... vekili; davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulüyle davaya konu araç yönünden 8.000,00 TL alacağın boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve emeklilik ikramiyesinin mal rejiminin sona erdiğinde mevcut olmadığı gerekçesiyle fazlaya dair istemin reddine; birleşen dava yönünden ise, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş, hüküm, süresi içerisinde asıl ve birleşen davada reddedilen kısım yönünden davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-) Davacı vekilinin kıdem tazminatına dair olarak temyiz itirazlarına gelince;
Kıdem tazminatı, 4857 Sayılı İş Kanununun 120. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1475 Sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca, en az bir yıl süre çalıştıktan sonra ayrılan işçiye, işveren tarafından, çalıştığı her bir tam yıl için ücretinin otuz günlük tutarı kadar ödenen tazminattır. Kıdem tazminatını hak etmek için, en az belirtilen süre kadar çalışmak ve yasada açıklanan koşullarda iş akdinin sona ermesi yeterli olup, prim ödenmesine ihtiyaç duyulmamaktadır. Başka bir anlatımla, geçmişe dönük çalışma karşılığında ve çalışma süresiyle orantılı olarak ödenen primsiz tazminat sistemidir.
743 Sayılı TKM'nun 170. maddesi uyarınca, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme dair çalışmanın karşılığı olarak elde edilen gelir ve dolayısıyla hak edilen kıdem tazminatı kişisel mal (TKM 189), 4721 Sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden sonraki çalışma karşılığında elde edilen gelir ve hak edilen kıdem tazminatı ise edinilmiş mal grubuna girer (TMK 219/1). Eşin çalışma süresinin hem mal ayrılığı hem de edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlere yayılması durumunda ise, her bir döneme isabet eden çalışma süresi ve gelir durumu esas alınarak oranlama yapılmak suretiyle, kıdem tazminatının kişisel ve edinilmiş olan miktarları belirlenir.
Somut olaya gelince taraflar, 14.10.1984 tarihinde evlenmiş, 13.9.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne dair hükmün, 21.10.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/ son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Kanun'un 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime dair hükümler uygulanır (4721 s.lı TMK 179 m).
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, ...yazısı ve eklerine göre; davalı kocanın .... Depo Müdürlüğünde işçi statüsünde 11.12.1978 tarihinden itibaren çalışmaya başladığı, davalının 7.4.2005 tarihli müracaatına istinaden yapılan inceleme sonucu 7758 gün sigorta ödediğinin tespiti ile evlilik birliği içerisinde 11.4.2005 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı kazanma şartlarını yerine getirmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı eşin, evlilik tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar olan döneme dair katılma alacağı mevcut değilse de 1.1.2002 tarihinden mal rejiminin sona erdiği 13.9.2007 tarihine kadar ki davalıya çalışma karşılığı ödenen kıdem tazminatında katılma alacağı mevcuttur.
Mahkemece yapılacak iş, 1475 Sayılı Kanun'un 14/5. maddesi de göz önünde bulundurularak ilgili kurumdan mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle davalı eşin kıdem tazminatı hakedip etmediği sorulup belirlenmeli, kıdem tazminatının belirtilen tarihte ödenmesi mümkün ise yukarda belirtilen ilke ve esaslar gözönünde bulundurularak davacı eşin katılma alacağı belirlenmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda (2) numaralı bentte gösterilen sebeplerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün 6100 Sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarda (1). bentte gösterilen sebeple reddine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 266,75 TL peşin harcın istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.