Dünyada ve ülkemizde yaşanan salgın hastalık (Covid 19) , kış aylarının gelmesi ile daha da yaygın hale gelmiş ve ülkemizde yaşayan yurtdaşlarımız adeta kamu ve özel hastahanelerine test yaptırmak amacı ile hücum etmiştir.
Yaşanan yoğunluk nedeni ile kamu hastahanelerinde test yaptırmak isteyen yurttaşlarımız kuyruklar oluşturmuş ve durum ulusal basında da yer edinmiştir. Kamu hastahanelerinde yaşanan yoğunluk üzerine yurttaşlar corona testi yaptırmak amacı özel hastahanelere yönelmiş ve bu yönelme de özel hastahanelerin fahiş ücret talep etmeleri sorununa dönüşmüştür.
Vatandaşların gerek Bakanlık nezdinde ve gerekse de sosyal medya üzerinden yaptıklarışikayetler üzerine Sağlık Bakanlığı konu ile açıklama yapmış ve özel hastahanelerin tavan ücret olarak 250 TL ücret alabileceği belirtilmiştir. Ayrıca Bakanlığın daha önceki açıklamalarında da Covid 19 test maliyetinin 10 TL’nin altında olduğu açıklanmıştır.
Alınan fahiş ücretin yasal olup olmadığının değerlendirilmesiCovid -19 test maliyetinin 10 TL’ nin altında olduğunun resmi makamlarca açıklanmasından sonra yurttaşlardan talep edilen 250 TL’ civarı ve üzerindeki ücretlerin normal olduğu hiçbir şekilde savunulamaz. Yurttaşlardan ülkemizi saran bu hastalık zamanında talep edilen fahiş ücretler aşırı yararlanma (gabin) olarak nitelendirilmektedir. Gabin (aşırı yararlanma) kurumu Türk Borçlar Kanunun 28. Maddesinde düzenlenmiştir. Borçlar kanununda sözleşmeler alanında yer alan temel ilkelerden birisi de sözleşme özgürlüğüdür. Sözleşme özgürlüğü tarafların diledikleri çerçevede sözleşme yapabilme özgürlüğünü de kapsar. Bunun sonucunda taraflar sözleşmenin koşullarını diledikleri gibi belirleyebilirler. Ancak ,taraflar bu koşulları ve karşılıklı edimleri tayin ederken ,diğer tarafın içinde bulunmuş olduğu olumsuz koşullardan yararlanılmamış,ve bu olumsuz koşullar sebebiyle bir tarafın haksız yararlar kazanmamış olması gerekir. Aksi takdirde adalet duygusu sarsılmış olur. İşte gabin (aşırı yararlanma) dediğimiz hukuksal kurum burada devreye girmektedir. Gabin ,taraflardan birinin içinde bulunduğu olumsuz koşulların diğer tarafça sömürülmesini engelleyen bir kurumdur. Ayrıca gabin sözleşme özgürlüğüne getirilmiş önemli bir kısıtlamadır.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 28 maddesinde aşırı yararlanma ( gabin ) düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrasında "bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle
gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir" denilmek suretiyle, gabinin unsurları ile sonuçları hüküm altına alınmıştır.. Bu hükümden anlaşılacağı üzere gabinin biri objektif, diğeri de subjektif iki unsuru bulunmaktadır. Objektif unsur, karşılıklı edimler arasındaki açık değer farkı olup, subjektif unsur ise, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanma halidir. Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere gabin oluşabilmesi için karşılıklı borçlanılan edimler arasında açık bir oransızlığın olması gerekir. Kanun bu oransızlığın nasıl olacağına dair kanun herhangi bir yol belirlememiştir. Bunun takdiri hakime aittir. Ancak kanun edimler arasında sadece basit bir dengesizlik değil “açık” bir dengesizlik olması gerektiğini belirtmiştir. Bunun sonucu olarak her sözleşmede benzer sözleşmelerdeki edim dengesinin bulunması mümkün değildir. Her sözleşmede taraflardan birinin daha kazançlı veya daha zararlı çıkması mümkündür. Ancak ,bu dengesizlik aşırı nitelikte ve bu durum diğer tarafın içinde bulunduğu olumsuz koşulların sömürülmesi sonucu gerçekleşmişse ,artık bir gabinden söz edilebilir.Edimler arasında dengesizliğin bulunup bulunmadığı her somut olaya göre değişir. Çok ucuz olan bir malın çok pahalıya, çok pahalı olan bir malın çok ucuza satılması halinde bunun bir dengesizlik olup olmadığı ve aşırı olup olmadığı benzer sözleşmeler göz önünde tutulmak suretiyle hakkaniyet ölçüsünde bir karara bağlanmalıdır.Gabin diğer tarafın içinde bulunduğu bazı olumsuz koşulların varlığını gerektirir. Yani gabin oluşması için zarar gören tarafın ,diğer tarafa oranla zayıf durumda bulunması halidir. Bu olumsuz koşullar kanunda sınırlı zor durumda bulunma halidir. Sömürülen kişi zor durumda bulunmasından dolayı bu sözleşmeyi yapmışsa bu koşul gerçekleşmiş demektir. Zor durumda bulunma kişinin bu ağır koşulları kabul etmesinin ,içinde bulunduğu çaresizliğe dayanmasını ifade eder. Örneğin hayati tehlike altında bulunan bir hastanın kurtulması için ,piyasada bulunmayan bir ilacın üç katı bedelle satın alınma zorunluluğunda zor durumda bulunma hali vardır. Makalemizin
konusu da tam bu husustur. Ülkemizde yaşanan salgın hastalığın yoğun seyretmesi sebebi ile kamu hastahanelerinde yaşanan yoğunluklar nedeni ile özel hastahanelerde alınan bu fahiş ücretler, BK 28 de düzenlenen zor durumda kalan vatandaşlardan aşırı yararlanma hali durumuna tam manası ile uymaktadır.Zor durumda kalarak fahiş ücretler ödemek zorunda kalan yurttaşlarımız ne yapmalıdır? Bu husus da Borçlar kanunu 28. Maddesinde düzenlenmiş olup anılan maddeye göre bu durumdan zarar gören taraf ,durumun özelliğine göre ya sözleşmeyle bağlı olmayacak ve edimini geri isteyebilecek ,ya da sözleşmeyle bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilecektir. Yani sömürülen kişi ilk olarak sözleşmeyi iptal edebileceği gibi edimini de geri isteyebilecektir. Görüleceği üzere sömürülen kişi fahiş olarak ödenen edimini geri isteyebilecektir.Peki sömürülen kişi hangi süre içinde edimini geri isteyebilir? TBK 28 maddenin ikinci fıkrasına göre zarar gören bu hakkını ,düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği;zor durumda kalmada ise ,bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir. Görüleceği üzere sömürülen kişi fahiş olarak ödediği edimini 1 yıllık süre içinde geri istemelidir. Bu süre hak düşürücü süredir.Sömürülen kişi nereye başvurmalıdır? Covid 19 testinin özel hastahenelerde yapılması tüketici işlemi olduğundan fahiş ödenen ücretin iadesi talebi Tüketici Hakem Heyetleri nezdinde yapılması gerekmektedir.Ayrıca Sağlık Bakanlığının 250 TL test ücreti belirlemiş olması da 250 TL altındaki ücretlerin fahiş olmadığı ve bunlarında istenemeyeceği anlamına gelmemektedir.
Alınan fahiş ücretin yasal olup olmadığının değerlendirilmesi
Covid -19 test maliyetinin 10 TL’ nin altında olduğunun resmi makamlarca açıklanmasından sonra yurttaşlardan talep edilen 250 TL’ civarı ve üzerindeki ücretlerin normal olduğu hiçbir şekilde savunulamaz. Yurttaşlardan ülkemizi
saran bu hastalık zamanında talep edilen fahiş ücretler aşırı yararlanma (gabin) olarak nitelendirilmektedir. Gabin (aşırı yararlanma) kurumu Türk Borçlar Kanunun 28. Maddesinde düzenlenmiştir. Borçlar kanununda sözleşmeler alanında yer alan temel ilkelerden birisi de sözleşme özgürlüğüdür. Sözleşme özgürlüğü tarafların diledikleri çerçevede sözleşme yapabilme özgürlüğünü de kapsar. Bunun sonucunda taraflar sözleşmenin koşullarını diledikleri gibi belirleyebilirler. Ancak ,taraflar bu koşulları ve karşılıklı edimleri tayin ederken ,diğer tarafın içinde bulunmuş olduğu olumsuz koşullardan yararlanılmamış,ve bu olumsuz koşullar sebebiyle bir tarafın haksız yararlar kazanmamış olması gerekir. Aksi takdirde adalet duygusu sarsılmış olur. İşte gabin (aşırı yararlanma) dediğimiz hukuksal kurum burada devreye girmektedir. Gabin ,taraflardan birinin içinde bulunduğu olumsuz koşulların diğer tarafça sömürülmesini engelleyen bir kurumdur. Ayrıca gabin sözleşme özgürlüğüne getirilmiş önemli bir kısıtlamadır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 28 maddesinde aşırı yararlanma ( gabin ) düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrasında "bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir" denilmek suretiyle, gabinin unsurları ile sonuçları hüküm altına alınmıştır.. Bu hükümden anlaşılacağı üzere gabinin biri objektif, diğeri de subjektif iki unsuru bulunmaktadır. Objektif unsur, karşılıklı edimler arasındaki açık değer farkı olup, subjektif unsur ise, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanma halidir.
Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere gabin oluşabilmesi için karşılıklı borçlanılan edimler arasında açık bir oransızlığın olması gerekir. Kanun bu oransızlığın nasıl olacağına dair kanun herhangi bir yol belirlememiştir. Bunun takdiri hakime aittir. Ancak kanun edimler arasında sadece basit bir
dengesizlik değil “açık” bir dengesizlik olması gerektiğini belirtmiştir. Bunun sonucu olarak her sözleşmede benzer sözleşmelerdeki edim dengesinin bulunması mümkün değildir. Her sözleşmede taraflardan birinin daha kazançlı veya daha zararlı çıkması mümkündür. Ancak ,bu dengesizlik aşırı nitelikte ve bu durum diğer tarafın içinde bulunduğu olumsuz koşulların sömürülmesi sonucu gerçekleşmişse ,artık bir gabinden söz edilebilir.
Edimler arasında dengesizliğin bulunup bulunmadığı her somut olaya göre değişir. Çok ucuz olan bir malın çok pahalıya, çok pahalı olan bir malın çok ucuza satılması halinde bunun bir dengesizlik olup olmadığı ve aşırı olup olmadığı benzer sözleşmeler göz önünde tutulmak suretiyle hakkaniyet ölçüsünde bir karara bağlanmalıdır.
Gabin diğer tarafın içinde bulunduğu bazı olumsuz koşulların varlığını gerektirir. Yani gabin oluşması için zarar gören tarafın ,diğer tarafa oranla zayıf durumda bulunması halidir. Bu olumsuz koşullar kanunda sınırlı zor durumda bulunma halidir. Sömürülen kişi zor durumda bulunmasından dolayı bu sözleşmeyi yapmışsa bu koşul gerçekleşmiş demektir. Zor durumda bulunma kişinin bu ağır koşulları kabul etmesinin ,içinde bulunduğu çaresizliğe dayanmasını ifade eder. Örneğin hayati tehlike altında bulunan bir hastanın kurtulması için ,piyasada bulunmayan bir ilacın üç katı bedelle satın alınma zorunluluğunda zor durumda bulunma hali vardır. Makalemizin konusu da tam bu husustur. Ülkemizde yaşanan salgın hastalığın yoğun seyretmesi sebebi ile kamu hastahanelerinde yaşanan yoğunluklar nedeni ile özel hastahanelerde alınan bu fahiş ücretler, BK 28 de düzenlenen zor durumda kalan vatandaşlardan aşırı yararlanma hali durumuna tam manası ile uymaktadır.
Zor durumda kalarak fahiş ücretler ödemek zorunda kalan yurttaşlarımız ne yapmalıdır? Bu husus da Borçlar kanunu 28. Maddesinde düzenlenmiş olup anılan maddeye göre bu durumdan zarar gören taraf ,durumun özelliğine göre ya sözleşmeyle bağlı olmayacak ve edimini geri isteyebilecek ,ya da sözleşmeyle bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini
isteyebilecektir. Yani sömürülen kişi ilk olarak sözleşmeyi iptal edebileceği gibi edimini de geri isteyebilecektir. Görüleceği üzere sömürülen kişi fahiş olarak ödenen edimini geri isteyebilecektir.
Peki sömürülen kişi hangi süre içinde edimini geri isteyebilir? TBK 28 maddenin ikinci fıkrasına göre zarar gören bu hakkını ,düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği;zor durumda kalmada ise ,bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir. Görüleceği üzere sömürülen kişi fahiş olarak ödediği edimini 1 yıllık süre içinde geri istemelidir. Bu süre hak düşürücü süredir.
Sömürülen kişi nereye başvurmalıdır? Covid 19 testinin özel hastahenelerde yapılması tüketici işlemi olduğundan fahiş ödenen ücretin iadesi talebi Tüketici Hakem Heyetleri nezdinde yapılması gerekmektedir.
Ayrıca Sağlık Bakanlığının 250 TL test ücreti belirlemiş olması da 250 TL altındaki ücretlerin fahiş olmadığı ve bunlarında istenemeyeceği anlamına gelmemektedir.