Avukata Sor Whatsapp Üzerinde Sor [email protected]
 

BANKALARIN ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜ ÇERÇEVESİNDE MÜŞTERİNİN HESABINDAN BİLGİSİ DAHİLİNDE OLMADAN YAPILAN EFT''LERDEN VE HESABINDAN (ATM''den) ÇEKİLEN PARALARDAN BANKA SORUMLUDUR.

Bu konuda Yargıtay 11 Hukuk Dairesi Eylül ve Ekim 2020 yılında çok önemli kararlar vermiştir.

Bankalar özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı ve katılım fonlarını sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlardır. Bankalar sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumunda olup bu durum, bankaların bir güven kurumu olarak kabul edilmesini ve bankanın sorumluluğunun özel güven sebebiyle ağırlaştırılmasını gerektirir. Bankalar, ağırlaştırılmış sorumluluğun bir gereği olarak objektif özen yükümlülüğü altında bulunmakta olup, buna karşılık hafif kusurlarından dahi sorumludurlar. Bankacılık Kanunu'nun 76. maddesi bankaların, müşterilerinin, verilen hizmetlerden kaynaklanan her türlü sorularına cevap verecek bir sistem kurmakla ve bu hizmetle ilgili bilgiyi müşterilerine bildirmekle yükümlü oldukları belirtilmiştir.

Yargıtay’ın 11. Hukuk Dairesinin 2020/6327 Esas 2020/4732 Karar sayılı kararına göre ; Davacı vekili, müvekkilinin davalı Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş Konya Şubesi'nin müşterisi olduğunu ve ticari işlemlerinin hemen hepsini internet bankacılığı yolu ile gerçekleştirdiğini ancak, 30/01/2009 tarihinde bilgisi dışında, döviz hesabında bulunan USD'nin satılarak, TL hesabındaki para ile birlikte 40.000,00 TL'ye tamamlandığını ve hiçbir ilişkisinin bulunmayıp, tanımadığı davalı ...'ın T.C. Ziraat Bankası A.Ş... Şubesi'ndeki hesabına aktarıldığını, davalı Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş'nin bu işlemin gerçekleşmesinden sonra müvekkilini araması üzerine dolandırıcılıktan haberdar olduğunu, daha sonra davalı Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş ile gerekli önlemlerin alınması için irtibata geçen müvekkilinin işlemin kendisi tarafından yapılmadığını bildirerek, suç duyurusunda bulunduğunu ayrıca, paranın aktarıldığı T.C. Ziraat Bankası A.Ş Şubesi ile Genel Müdürlüğü'ne 11/02/2009 tarihli ihtarnamelerle başvurarak davalı ...'ın hesabına aktarılan paranın iadesini istediğini ancak, bir

sonuç alamadığını zira, Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş tarafından gönderilen 26/02/2009 tarihli yazı ile, davalı ...'ın paranın aktarıldığı banka şubesine borçlu olduğu ve bu borcundan dolayı hesabına aktarılan paranın neredeyse tamamının şube tarafından haczedildiğini ve iade edilmeyeceğini öğrendiğini, müvekkilinin zararından, objektif özen yükümlülüğü nedeniyle davalı Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş, paranın rıza dışı aktarıldığının ve bankaların kendi aralarında sahte EFT işlemlerini düzenleyen İFAS sistemi ile kendisine bildirilmesine rağmen parayı iade etmeyen T.C. Ziraat Bankası A.Ş, ile paranın hesabına aktarılmasıyla sebepsiz zenginleyen davalı ...'ın sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 40.000,00 TL'nin 30/01/2009 tarihinden itibaren bankalar arası gecelik işlemlere uygulanan gecelik faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı T.C. Ziraat Bankası A.Ş vekili, davalı ...'ın... Şubesi'nin müşterisi olup, banka işlemlerinden dolayı borcunun bulunduğunu, davalının hesabına fatura bedeli karşılığı 30/01/2009 tarihinde davacının hesabından 40.000,00 TL EFT yapıldığını, bu bedelin 30.000,00 TL'sinin bankaya olan borcundan dolayı bloke altına alındığını, 10.000,00 TL'sinin ise davalı ...'a ödenmesi esnasında tekrar hesaba yatırıldığını, bu bedelle ilgili olarak alınan tedbir, haciz kararlarının müvekkili tarafından hemen işleme konulduğunu, müvekkilinin kötü niyetinden, herhangi bir kusur ve sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş vekili, müvekkilinin kullanmış olduğu internet bankacılığı sisteminin son derece güvenli olduğunu, herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, internet bankacılığı işlemlerinin kişiye ait kişisel bilgiler kullanılarak yapıldığını, bu bilgilerin bankacılık sisteminden alınmasının teknik olarak mümkün olmadığını, dava konusu bedelin T.C. Ziraat Bankası A.Ş tarafından iade edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı ..., davacının hesabından yapılan EFT'den haberinin ve konu ile ilgili bilgisinin bulunmadığını, olay gününden önce sahibi olduğu teknesini sattığını, anlaşma gereği satış bedelinin bir kısmının devirden önce hesabına yatırılacak olduğundan olay günü hesabında paranın olduğunu öğrenince alıcı tarafından gönderildiğini sanarak 10.000,00 TL'sini çektiğini ancak, hemen akabinde alıcıyı arayıp, paranın neden az olduğunu sorduğunda parayı onun göndermediğini öğrenmesi üzerine bankadan hiç çıkmadan parayı geri yatırıp paranın nereden geldiğini araştırdığını ancak, öğrenemeyince 09/02/2009 tarihinde bankaya başvurarak havaleyi kabul etmediğini, gönderen şahsa iadesini talep ettiğini, meydana gelen olayda herhangi bir kötüniyet, kusur ve sorumluluğu bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel mahkemece daha önceki bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılamaya ve dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulüyle 40.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle davalılardan Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş ve ...'tan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı T.C. Ziraat Bankası A.Ş aleyhine açılan davanın husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş. vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay’ın 11. Hukuk Dairesinin 2020/6327 Esas 2020/4732 Karar sayılı kararı Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddine karar verilerek Yerel Mahkemece verilen hükmün onanmasına karar vermiştir.

Yine Yargıtay’ın 2020/249 Esas 2020/4036 Karar sayılı 13.10.2020 tarihli kararında da belirttiği üzere ;Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadaki hesabına ilişkin banka kartının yanında olmasına rağmen bilgisi ve rızası dışında 10/09/2013 tarihinde davalı bankanın

ATM'sinden 1.500 TL ve 500 TL tutarlarında nakit para çekildiğini, ayrıca dava dışı ...isimli şahsın banka hesabına da 3.000 TL tutarında havale işlemi yapıldığını, banka tarafından müvekkilinin telefonuna gönderilen bilgi mesajıyla işlemden haberdar olunması üzerine müşteri hizmetlerinin aranarak kartın iptal edildiğini, bilgisi ve rızası dışında çekilen paranın iadesi için davalı bankaya müracaat edildiğini, banka şubesinden para çeken kişilerin kullandığı kartın dolandırıcılık amacıyla sahte olarak oluşturulduğunu ileri sürerek 5.000 TL'nin 12.09.2013 tarihinde itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, müşterilerinin kullandığı ATM'lerin hiçbirinde kart kopyalama cihazlarına rastlanılmadığını, davalının bankacılık işlemlerinin dünyaca kabul görmüş güvenlik sistemleri uygulamalarıyla yapıldığını, davacının üzerine düşen sorumluluğu tam olarak yerine getirmediğini, kart bilgilerini gerektiği şekilde muhafaza etmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Yerel Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyularak tüm dosya kapsamına göre, usulsüz işlemler ile çekilen paraların aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olduğu, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağının aynen devam ettiği, usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı taktirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebildiği, dava konusu olayda davacının banka kartının kopyalanmış olduğu, davacıya atfedilecek bir müterafik kusur isnadının mümkün olmadığı, davalı bankanın ise bir güven kurumu olarak mevduat hesabında bulunan paranın güvenliğinin tam olarak sağlayamadığı, kötü niyetli kişilerin işlemlerine karşı koruyamadığı, bu kişilerin eylem ve işlemlerine karşı koruyacak etkili mekanizmayı, güvenlik önlemlerini geliştirmediği, bu sebeple usulsüz işlemleri engelleyememesinden ve objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan hafif kusurlarından dahi

sorumlu olması nedeniyle oluşan zararın tümünden davalı bankanın sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüyle 5.000,00 TL'nin 12.09.2013 tarihinden itibaren 3095 Sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Yargıtay 2020/249 Esas 2020/4036 Karar sayılı 13.10.2020 tarihli kararı ile Yerel Mahkeme kararının onanmasına karar vermiş ve dolayısı ile bankanın sorumlu olduğunu belirtmiştir.

Sonuç olarak Yargıtay ; müşterinin hesabından bilgi ve rızası dışında yapılan EFT’lerden ve ödemelerden bankanın özen yükümlüğü doğrultusunda sorumlu olduğu yönünde çok önemli bir karar vermiştir.


#Bankanın özen yükümlülüğü #müşterinin hesabından bilgisi olmadan yapılan havale #eft sorumluluk

Yol Tarifi