Avukata Sor Whatsapp Üzerinde Sor [email protected]
 

MURİS MUVAZAASI

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası)

Kişiler, bazen görünürde sözleşme ya da başka bir hukuksal işlem yaptıklarında, bu işlemin arkasında farklı hukuki sonuçların ortaya çıkmasını isterler. Bu durum hukukta muvazaa olarak tanımlanmaktadır. Mirastan mal kaçırma da muvazaalı bir işlem olup mirasbırakan ölmeden önce yaptığı bazı işlemlerle mirasçılarından mal kaçırmaktadır. Böylece mirasçılarının, mirasından mahrum kalmasına neden olmaktadır.

Muris muvazaası olarak adlandırılan mirasbırakanın mal kaçırması, günümüzde çok sık karşılaşılan muvazaalı bir işlemdir. Mirasbırakan muvazaalı işlemi yaşadığı yerdeki toplumsal eğilimler, gelenek-görenekler ve kişisel ilişkileri gibi nedenlerle yapabilmektedir. Ancak bu işlemler, mirasçıları mirastan mahrum ederken, onların mağduriyetini sağlamakta ve bazı hukuksal sorunlara da yol açmaktadır.

Muris muvazaasında, mirasbırakan mirasçılarından mal kaçırmak için görünürde bir işlem yapmaktadır. Ancak, bu işlemin farklı hukuksal sonuçlar doğurmasını istemektedir. Mirasbırakan, gerçekte bağış yoluyla karşılıksız kazandırma yapmasına karşın, bu işlemi satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmış gibi göstermektedir. Dolayısıyla mirasbırakan, mirastan mal kaçırma kastıyla hareket etmektedir. Burada, mal kaçırma kastıyla, mirasçıları aldatarak başka bir gizli işlem yapmaktadır. Bu gizli işlemle, gerçekteki işlemi gizleyerek, mirasçıların tepkisini almak ya da onların hukuki yollara başvurarak mirasına kavuşmalarına engel olmak istemektedir.

Mirastan mal kaçırmanın şartları

Muris muvazaası beş şartın gerçekleşmesi halinde ortaya çıkmaktadır. Öncelikle mirasbırakanın ve sözleşme ya da başka bir hukuki işlem yaptığı kişinin gerçek amacı ile yapılan bu işlem arasında bilerek ve isteyerek uyumsuzluk yaratılmış olması gerekmektedir. Daha sonra bu işlemin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla onları aldatma adına yapılması gereklidir. Sonuncu olarak mirasbırakan ve diğer tarafın (bu kişi bazen mirasçılardan birisi ya da mirasçı dışında üçüncü bir kimse olabilir) muvazaalı işlem yapılmasına ilişkin anlaşmış olması gerekmektedir. Muvazaalı işlemin bu şartları taşıması halinde bu işlem ispat edilirse işlem hiç yapılmamış gibi olacak ve mirasçılar miras haklarına kavuşacaklardır. Şimdi muvazaalı işlemin unsurlarını ayrı ayrı inceleyelim.

  1. Görünürde gerçeğe uygun olmayan bir işlem yapılması

Mirasbırakan, karşı tarafla bağışlama işlemi yapmasına karşın, mirasçılarını aldatmak amacıyla, göstermelik olarak tapuda resmi satış sözleşmesi ya da ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmaktadır. Mirasbırakanlar çoğunlukla, taşınmaz mallarını gerçekte bağışlamayı istemesine karşın tapuda resmi satış yaparak mirasçılarından mal kaçırmaktadır.

  1. Muvazaa anlaşmasının yapılması

Mirasbırakanın işlem yaptığı kişi, bu işlemin mirasçıları aldatmak amacıyla yapıldığını, gerçekte herhangi bir sonuç doğurmayacağını bilmektedir. Görünürdeki işlemin bağış olduğu konusunda mirasbırakan ve karşı taraf anlaşmaktadır.

  1. Mirasçılardan mal kaçırma amacı

Mirasbırakanın mirastan mal kaçırdığının yani muris muvazaalı işlem yapıldığının öne sürülebilmesi için, mirasbırakanın gerçekte mirasçılardan mal kaçırma amacının olması gerekmektedir. Mirasbırakan, mirastan mal kaçırma amacının olmadığını söylese de gerçek amacının, somut olayın özeline inilerek anlaşılabilmesi mümkün olacaktır.

  1. Mirasçıları aldatma kastının bulunması

Mirasbırakanın aldattığı mirasçılar, muvazaalı işlem sırasında, mirasçılık sıfatına sahip olmayabilir. Mirasçının muris muvazaası olduğunu, yani mirasbırakanın kendisinden mal kaçırdığını öne sürebilmesi için işlemin yapıldığı tarihte mirasçı olması gerekmemektedir. İşlem tarihinde mirasbırakanın mirasçılardan mal kaçırma kastıyla hareket etmesi yeterli olup daha sonra mirasçılık sıfatı kazanılsa dahi bu davayı açabileceklerdir. Dolayısıyla dava açan mirasçının kendisinin aldatılmış olması önemli değildir. Dava tarihinde mirasçı olmak yeterli olacaktır.

  1. Gizli işlem yapılması

Mirasbırakan gizli işlemi bağış olarak yapmaktadır. Bu işlem, mirasçıları aldatarak, onlardan mal kaçırma kastıyla yapılmaktadır.

Mirasbırakan mirastan mal kaçırmak için hangi yolları izlemektedir?

  1. Mirasbırakan, tapuda kayıtlı taşınmazı, mirasçılarının birisine satış yapıyor gibi gösterebilir. Burada gerçekte bağış işlemi yapmak istemesine karşın, görünürde satış işlemi yapılmaktadır.
  2. Görünürde bağış işlemi de yapabilmektedir. Diğer mirasçıları mirastan mahrum etmek adına tapuda kayıtlı taşınmazını bağış olarak göstermektedir. Burada görünürdeki bağış işlemi de mirasbırakan ve işlem yaptığı tarafın gerçekteki iradesini yansıtmadığından geçersiz kabul edilecektir.
  3. Miras bırakanlar bazen, tapuya kayıtlı taşınmazı, ara bir malik bularak, ona satış yaparak devretmektedir. Burada ara malikle yapılan satış işlemi tarafların gerçek iradesini yansıtmadığından geçersiz kabul edilmektedir. Çünkü ara malik, taşınmazı satın aldıktan sonra çok az bir fiyata, mirasbırakanın gerçekte malını bırakmak istediği mirasçı ya da başka birisine satmaktadır. Böylece, mirasbırakan mirasçıları aldatarak onlardan mal kaçırıyor gibi görünmemektedir. Ancak, taşınmaz üzerinde mirasbırakanın hakimiyeti devam etmektedir.
  4. Mirasbırakanlar bazen de göstermelik olarak ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapabilir. Bu durumda, mirasbırakan, tapuda kayıtlı taşınmazı, gerçekte bağışlamasına karşın, görünürde ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmaktadır. Bu sözleşme de tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığından geçersiz kabul edilmektedir.

Hangi durumlarda muris muvazaası oluşmamaktadır?

Mirasbırakanın her yaptığı işlem muris muvazaalı işlem sayılmamakta ve mirasçılarından mal kaçırılmış olmamaktadır. Dolayısıyla mirasçılar mirasbırakanın her malına sahip olamayacaktır Yargıtay bazı durumlarda muris muvazaasının oluşmayacağını ve mirasçıların dava açarak bu mallara kavuşamayacağını belirtmektedir. Buna göre;

  1. Tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar devredilirse,
  2. Taşınır bir mal devredilirse,
  3. Bağış yoluyla kazandırma işlemi yapılırsa,
  4. Gizli bağış yoluyla kazandırma yapılırsa,
  5. İntifa hakkı tesis edilmişse,
  6. Vasiyetnameyle kazandırma yapılmışsa,
  7. Muvazaalı borç senedi düzenlenmişse,
  8. İyiniyetli üçüncü şahıslara devir yapılmışsa,
  9. Kooperatif ve şirket ortaklık payı devri yapılırsa,
  10. Mirasbırakanın harici olarak sattığı taşınmaz malının tapuda tescili sağlanmışsa,
  11. Uzun süreli kira sözleşmesi yapılırsa,
  12. Kadastro tespiti yapılırken mirasbırakan irade beyan etmişse,

Muris muvazaası nasıl ispat edilebilir?

Mirasçıların, muris muvazaasının olduğunu tanık dahil her yolla ispatlayabilmesi mümkündür. Çünkü mirasçılar, mirasçı olma sıfatıyla hareket etmemekte, kendi haklarına dayalı olarak bu davayı açmaktadırlar. Muris muvazaalı işlemler dolayısıyla açılacak davalarda tanıkların dinlenmesi oldukça önemlidir. Bunun dışında bilirkişi, keşif ve diğer tüm delillerle ispat edilebilecektir.

Mirasçıların ispatlaması gerekli husus mirasbırakanın mirastan mal kaçırma kastıyla hareket ettiğidir. Buna göre davada, mirasbırakanın gerçekte bağış yapmak isteği bir taşınmazın, satış gibi gösterilmesiyle, muvazaalı bir işlem yapıldığının ispatlanması gerekmektedir. Mirasbırakan eğer ölünceye kadar bakma sözleşmesi yaptıysa ispat edilmesi gerekli olan, onun gerçekte bakıma muhtaç olmadığı, taşınmazın devredildiği kişinin mirasbırakanın bakımını üstlenmediği, mirasbırakanın gerçekteki amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğu gibi hususların aydınlatılmasıdır.

Taşınmazın devrinin, mirasçıları mirastan mahrum etmek amacıyla gerçekleştirildiği, mirasbırakanın gerçekteki amacının bağışlama olduğu, devrin yapıldığı kişinin taşınmaz için gerekli ekonomik güce sahip olmadığı, mirasbırakanın taşınmazın satışına maddi yönden ya da başka bir sebeple gerçekten ihtiyacının bulunmadığı vb. nedenler muris muvazaasını ispat edebilecektir.

Yargıtay, muvazaalı işlemlerde bazı ölçütler ortaya koymuş ve muris muvazaalı işlemin bunlara bakılarak ispat edilebileceğini vurgulamıştır.

Buna göre;

  1. Mirasbırakana eşi tarafından baskı kurulması,
  2. Ekonomik açıdan zayıf olan mirasçısını güçlendirme amacının bulunması,
  3. Erkek çocuğunu kız çocuğuna karşı üstün tutması,
  4. Mirasbırakanın ölümüne çok kısa bir zaman kala devir işlemini yapması,
  5. Mirasbırakanın taşınmazı sattığı bedelin, taşınmazın gerçek bedeliyle örtüşmemesi,
  6. Mirasbırakanın maddi durumu,
  7. Mirasbırakanın ailesiyle olan ilişkileri,
  8. O bölgedeki adet ve gelenekler,
  9. Psikolojik sebepler,
  10. Mirasbırakanın terekesinde satış parasının olup olmadığı gibi hususların araştırılması gerekmektedir.

Mirasbırakanın mirastan mal kaçırdığı anlaşıldığında ne yapılabilir?

Mirasbırakanın gerçekte bağış yapmasına karşın görünüşte satış ya da ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapması halinde mirastan mal kaçırma kastını olduğu söylenebilecektir. Buna göre görünüşte yapılan satış işlemi, mirasbırakan ya da işlemin karşı tarafının gerçek iradesini yansıtmamaktadır. Bu nedenle satış işlemi geçersizdir. Görünüşte yapılan satış sözleşmesi, işlemin taraflarının gerçek iradesini yansıtmadığından muvazaalı olacaktır. Bu nedenle bu satış işlemine dayalı olarak yapılan tescilin de yolsuz olduğu söylenebilecek ve muvazaaya dayalı yapılan bu işlem hakkında Asliye Hukuk Mahkemesine tapu iptal ve tescil davası açılabilecektir. Ayrıca bağış ya da satış işlemi geçersiz olduğundan, tapu iptal ve tescil davasını açmak için bir süre sınırı da bulunmamaktadır.

Satış sözleşmesinin arkasına gizlenen bağış işlemi de şekil şartı gerçekleşmediğinden geçersiz sayılacaktır. Çünkü bağış işleminin mevzuatta öngörülen şekilde yapılması gerektiğinden, şekil şartının gerçekleşmemesi nedeniyle bağış sözleşmesi de geçersiz sayılacaktır. Bağış sözleşmesinin resmi şekilde ve tapuda yapılması gerekmektedir. Ancak, mirasbırakan ve bağış işleminin karşı tarafı, tapuya giderek, bağış yapmalarına karşın, satış sözleşmesi şeklinde bir işlem yapmaktadır. Buna göre muvazaalı yapılan satış sözleşmesi tarafların gerçek iradesini yansıtmadığından, bağış işlemi de resmi şekil koşuluna uyulmadığından geçersiz olacaktır.

Mirasbırakan, mirasçılardan mal kaçırma kastıyla yaptığı işlem dolayısıyla mirasçılarına hak kaybı yaşatmak istemektedir. Ancak bunun önüne geçebilmek için tapu iptal ve tescil davasının açılması gereklidir. Mirasçılar, bu davada, mirasbırakanın başka kimselerle anlaşıp kendilerinin hak kaybı yaşamasına neden olacak şekilde bir işlem yapıldığını öne süreceklerdir. Böylece, muris muvazaalı işlemin geçersiz olduğunun tespiti ve bu işleme dayalı olarak yapılan yolsuz tescilin iptali de istenebilecektir.

Muris muvazaasında tapu iptal ve tescil davasını kimler açabilir?

Mirasbırakan tarafından aldatılarak kendilerinden mal kaçırılan ve mirastan mahrum bırakılan mirasçıların, muvazaalı işlem yapılırken, mirasçılık sıfatına sahip olması önemli değildir. İşlemin yapıldığı tarihte mirasbırakanın mirasçılardan mal kaçırma kastıyla hareket etmesi yeterli olup daha sonra mirasçılık sıfatı kazanılsa dahi tüm mirasçılar bu davayı açabilecektir. Dolayısıyla dava açan mirasçının kendisinin aldatılmış olması önemli olmayıp dava tarihinde mirastan mahrum kalmış bir mirasçı olmaksı yeterli olacaktır.

Saklı paya sahip olsun ya da olmasın miras hakkından mahrum edilen mirasçıların hepsi, muvazaalı işlemin hukuka uygun olmadığını dava yoluyla öne sürebilecektir. Dolayısıyla, mirasbırakanın görünürde yaptığı satış sözleşmesinin muvazaalı olduğunu ve gizli yapılan bağış sözleşmesinin de resmi şekil koşuluna uymadığını tüm mirasçılar miras payları oranında öne sürebileceklerdir.

Diğer taraftan mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ya da kanunun belirttiği şartların gerçekleşmesiyle mirasçılıktan çıkarılan kimseler, tapu iptal ve tescil davasını açamamaktadır.


#Muris #muvazaa #mal kaçırma #mal kaçırma kastı

Yol Tarifi